İçeriğe geç

Guguklu saat kaçta öter ?

Guguklu Saat Kaçta Öter? İktidarın Ritmini Kim Belirler?

Bir siyaset bilimci olarak her sabah guguklu saatimin tiz sesiyle uyanırım. Ancak bir gün fark ettim ki o ses, sadece zamanı değil; iktidarın düzenini de hatırlatıyor. Guguklu saat, her saat başı öter — ama o ötüşün ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğine karar veren, saatin içindeki karmaşık düzeneklerdir. Tıpkı toplumlarda olduğu gibi, görünmeyen mekanizmalar belirler kimin sesi duyulur, kimin sesi susturulur.

İktidarın Saati: Kim Zamanı Kurar?

Toplum, aslında dev bir guguklu saattir. İktidar, tıpkı o saatin yaylarını kuran el gibi, zamanı belirler. Ne zaman konuşulacağını, ne zaman susulacağını tayin eder. Kurumsal yapıların dişlileri arasında birey, kendi sesini duyurmaya çalışır. Ancak bu dişliler bazen o kadar sıkı örülüdür ki, gugukun ötüşü bile önceden planlanmıştır.

Peki bu durumda birey ne yapar? Saati yeniden mi kurar, yoksa sadece ötüşü mü bekler? Gücün ritmini kim belirler?

Kurumlar ve İdeoloji: Zamanın Hakimi Kim?

Kurumlar, tıpkı saat kadranındaki işaretler gibidir: düzeni gösterir, ama zamanı yaratmaz. İdeoloji ise o düzenin içindeki görünmez akıştır — bireyin neyi “doğru” zamanda yapacağına karar verir.

Bir guguklu saat gibi, her toplumun da kendi ideolojik sesi vardır. Bir ulusun ideolojisi sabahın sekizinde işe başlamayı, öğle arası yemek yemeyi, akşam televizyon karşısında haber izlemeyi doğal sayar. Ama belki de tüm bunlar, büyük bir mekanizmanın özenle ayarlanmış sesleridir.

Erkekler, Kadınlar ve Zamanın Yönü

Siyaset biliminde güç, genellikle strateji ve kontrol kavramlarıyla birlikte anılır — bu da erkek egemen bir dilin ürünüdür. Erkekler, çoğu zaman zamanı yönetmek, “doğru anı yakalamak” üzerine düşünür. Onlar için guguklu saatin ötüşü, bir komut gibidir: eylem zamanı.

Kadınlar ise çoğunlukla zamanın paylaşımı üzerine düşünür. Guguklu saatin ötüşü onlar için bir davettir — birlikte var olma, etkileşim ve ortak karar alma anıdır. Bu iki yaklaşım bir araya geldiğinde, siyasal düzenin gerçek ritmini duyabiliriz: hem stratejik, hem katılımcı; hem planlı, hem duygusal.

O halde şu soruyu sormak gerekir: Guguk hangi sesle ötmeli — emir sesiyle mi, davet sesiyle mi?

Vatandaşlık ve İtaat: Kimin Sesi Duyuluyor?

Modern demokrasilerde vatandaş, kendi guguklu saatini kurduğunu sanır. Oysa çoğu zaman, saatin kurma kolu çoktan bir bürokratik mekanizma tarafından çevrilmiştir. Oy vermek, protesto etmek ya da sosyal medyada fikir belirtmek — hepsi belirli zaman dilimlerinde “izinli ötüşlerdir.”

Vatandaşlık, burada bir ritim tutturma biçimidir. Kimileri ritme uyar, kimileri kendi melodisini yaratır. Ancak her durumda, gugukun sesi ancak sistemin izin verdiği kadar yankılanır.

Peki sizce, bir vatandaş guguklu saatini bozabilir mi? Yoksa her birey, sadece zamanı geldiğinde öten bir mekanizma mıdır?

Sonuç: Guguklu Saatin Siyaseti

“Guguklu saat kaçta öter?” sorusu, basit bir zaman sorusu değildir. Bu soru, iktidarın sesiyle, bireyin sessizliği arasındaki gerilimi açığa çıkarır. Toplumsal düzenin, cinsiyet rollerinin ve ideolojik aygıtların iç içe geçtiği bir yapıdır bu.

Saatin ötüşü, sadece zamanı değil; iktidarın meşruiyetini de gösterir. Eğer saat ötmüyorsa, sistem susuyordur. Eğer çok sık öterse, kaos vardır.

Gerçek siyasal bilinç, belki de şu farkındalıkta yatar: Guguklu saatin sesini duyduğumuzda, sadece zamanı değil, bizi yöneten gücü de duyarız.

Ve Sen…

Bir düşün: Guguklu saatin ötüşünü bekleyen biri misin, yoksa zamanı yeniden kuracak olan mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet mobil girişprop money